Friday, November 16, 2007

öcü geliyor: linuuuuuux!! (ikinci bölüm)

bu aralar bir şey dikkatimi çekiyor. ubuntu kullanmaya başlayalı ubuntuforums'da bir hayli vakit geçirmeye başladım. insanlar sorunlarını çözmeye, bir birirlerine yardım etmeye çalışıyorlar; garip olan şu ki günde bir kaç yeni hesap açmış kullanıcılar "ubuntu kurdum, ne yapacağımı bilmiyorum, bu nasıl işletim sistemi böyle, program bile kurulmuyo" tarzı şeylerle insanları kışkırtmaya çalışıyor.

öncelikle şunu belirteyim: senelerce windows kullandım, firewall ya da virüs koruma programı kullanmamış olmama rağmen hiçbir zaman bu konuda bir derdim olmadı. virüs, spyware tarzı malware'le başı derde olanlar da zannımca %99 kendileri kaşınıyorlar. bu önbilgiden sonra bir kaç karşılaştırma yapacağım windows ve ubuntu arasında.

- kime sorarsanız sorun, windows kullanan birisinin bilgisayarına format atma periyodu 6 aydan fazla değildir. fazlaysa bile ya inatçıdır, ya bilgisayarını fazla kullanmıyordur, ya da feleğin çemberin geçmiş, bilgisayarını doğru düzgün kullanan %1'lik azınlıktan biridir. peki windows kurulu bilgisayarınızı bir hafta yeniden başlatmadan açık bıraktığınızda, nasıl bir verim alıyorsunuz? "ilk açtığımdaki gibi" diyenler ya yalan söylüyorlardır ya da bilgisayarlarını hibernate etmişlerdir. bir de windows kullananlara şunu sorun: 1000 tane program yükleyip sildikten sonra bilgisayarın performansında nasıl bir değişiklik oluyor? hızlanıyor ya da değişmiyor diyen kesinlikle yalan söylüyordur.

ubuntu kurulu bilgisayarım haftalardır çalışıyor ve ilk açtığımdaki halinden hiçbir farkı yok. şu anda firefox'ta 5 tane tab açık ve kullandığı ram 42 mb!! firefox çok ağır bir browser diyenlere duyurulur. ayrıca linux'ta defrag diye bir şey yoktur (ext dosya sistemi, fat dosya sistemi gibi harddiski kevgire çevirmez). şu anda tam 6 ay oldu ubuntu'nun son versiyonuna geçeli (internet'ten çekip dosya upgrade'i gibi kurabiliyorsunuz bu arada) ve hala ilk kurduğumdaki temizliğinde çalışıyor. 6 aydır da sayısız program kurdum ve kaldırdım (sayısız diyorum çünkü gerçekten çok fazla), hiçbir yük hissetmiyorum şu anda sistemin üzerinde.

- oyun: windows kullanıcılarının en büyük kozlarından biridir. linux'un l'sini demeden "oyuunn!!!!!" derler. sonundaki ünlem, kişinin ateşliliğine bağlıdır. şunu kabul etmeliyim ki oyun yapımcılarının %95'i oyunlarını sadece windows için çıkartıyorlar. diğer %4.9'luk kesimde playstation ve xbox için çıkartanlar yer alıyor. ama bunların da çoğu sonradan windows versiyonu çıkartıyorlar dayanamayıp.

buna karşı size sadece bir site vereceğim, girip kendiniz kontrol ediniz linux'ta oyun oynanıyormuymuş, oynanamıyormuymuş: wine application database. bazı arkadaşlar oturmuşlar, bu windows oyun troll'lerine en güzel cevabı vermişler. şu anda da directx 10 uyumluluğu için çalışıyorlar. hiç abartmıyorum, call of duty 2'yi windows'dan daha hızlı oynuyorum ben wine ile.

- programlar: bu da ayrı bir bağnazlıktır. "linux'ta kurulamıyor istediğim programlar" ve "linux için aradığım programları bulamıyorum". diyelim ki dvd menüsü tasarlamak istiyorsunuz, google'a yazdınız, aradınız, buldunuz yüklediniz, herşey güzel, değil mi? peki ubuntu'da ne yapıyorsunuz? açıyorsunuz synaptic package manager'ı ya da add/remove aracını, istediğiniz özellikleri yazıyorsunuz, size bir kaç alternatif sunuyor, oradan istediğinizi seçiyorsunuz ve ubuntu sizin yerinize indirip kuruyor. herhangi bir restart da istemiyor üstelik (şaşırdınız mı yoksa?).

burada bir konuya özellikle değinmek istiyorum. bu araçlar yardımıyla kurduğunuz programların hepsi ücretsiz! "ne önemi var canım?" diyenleriniz olduğunu biliyorum. işte fark burada ortaya çıkıyor. kopya yazılım mı yoksa özgür yazılım mı?

- son -ve bana göre en önemsiz- karşılaştırmam virüs konusunda olacak. daha da genişletmek gerekirse, malware. bu spyware olur, trojan olur, virüs olur, aklınıza ne gelirse. şimdi efenim, windows'un bunlardan neler çektiği malumunuz. linux'ta ise administrator (başka bir deyişle) root hakları kullanıcıya verilmez. yani herhangi bir program sistemde değişiklik yapamaz, yapmak isterse de ya izin verilmez ya da size şifre sorar. bu yüzden eğer çok salak değilseniz bir sorun olmaz. bunu bilen malware yazarları da zaten uğraşıp da linux için yazmıyorlar.

* yazının sonunda da forumda gördüğüm bazı windows kullanıcı şikayetlerine yer vereceğim.

- zamanında kullandığım xp lisanslı değildi o yüzden format atıldığında nasıl bir sorunla karşılaşacağımı bilmeden atardım formatı. fakat forumda windows'unu tamamiyle temizlemiş bir insanın şikayeti şuydu: "3 arkadaşım xp kullanıyorduk. bir gün bilgisayarlarımızı update sonrasında açamaz hale geldik. yeniden kurmaya kalktığımızda da windows bizden yeni bir serial istedi. kullanıcı destek hattını arayıp bunun nasıl bir saçmalık olduğunu sorduk fakat bizi yönlendirdikleri kişi bize yardım etmeye değil vista satmaya çalıştı. biz de hep beraber windows'u tamamen silerek ubuntu kurduk. şu anda hiçbir sorunumuz yok ve bir daha da dönmek istemiyoruz."

- "bir kaç ay önce vista kullanmaya karar verdim ve 400 dolar vererek en üst sürümünü aldım. 4 kere üst üste deneyerek ancak kararlı bir sistem kurmayı başarabildim. kurduğumda ise efektlerin çoğunu çalıştıramadım, çalıştırabildiklerim ise sistemi çok zorluyorlardı. sonra youtube'da beryl diye bir şey gördüm ve merak ettim. ubuntu'yu live cd'den denedim ve çok hoşuma gitti. şu anda vista'yı çalıştıramayan sistemim beryl'i sorunsuz olarak çalıştırıyor ve vista'mı çöpe atmış bulunuyorum."

bu kadar mı sanıyorsunuz? buyurun burada yüzlercesini bulabilirsiniz.

ha unutmadan beryl'in onda biri efektleri sağlayabilen vista en az kaç mb ram istiyordu? efendim? öyle mi? ben 256 mb ram'imle hepsini sorunsuz çalıştırabiliyorum da.

bitmedi, arkası gelecek.

No comments: