Friday, November 16, 2007

öcü geliyor: linuuuuuux!!

hatırlarım windows 3.11'in çıkışını heyecanla beklemiştik, pek bir farkı yoktu 3.1'den ya, neyse. sonra 95 geldi, "vay be" dedik. 98 içerik olarak yenilik getirmişti o yüzden fazla heyecanlanmadık. ME'yi kullanmak nasip olmadı ama XP her evde vardı. daha sonra ben 2003 server'ı keşfettim ve geçinip gidiyorduk.

2003 yasal bir kopyaydı galiba ya da bilemiyorum. ama 3.11, 95 ve 98'im kesinlikle parayla alınmıştı. yine de önemi mi kaldı canım? bilgisayarımda öyle programlar vardı ki hepsine para ödemeye kalksam 20,000-30,000 $'dan aşağı kurtarabileceğimi sanmıyorum. bir gün durdum ve kendi kendime dedim ki:

"bu mudur benim düzgün bilgisayar kullanma anlayışım? bu programlara verilen emekleri geçtim, yasal değil bu bir kere."

birden '97 yılına geri döndüm (vay be 10 sene olmuş bu arada). pcnet dergisi bir cd vermişti, suse vardı içinde. sürümünü hatırlamıyorum. o zaman çok büyük bir iştahla denemiş ama bir türlü işin içinden çıkamamıştım. acaba dedim linux'ta bir gelişme var mıdır? araştırdım, soruşturdum; live cd diye bir olay çıkartmışlar: cd'yi takıyorsun, bakıyorsun, beğenirsen aynısını kuruyorsun. knoppix diye bir distro buldum ararken. baktım ettim, "e bunun windows'tan farkı ne?"

yaklaşık 3-4 aylık deneyim aslında farklar olduğunu gösterdi. ama pes etmedim. bu yasadışılıktan bir an önce kurtulmam gerekiyordu. ubuntu diye bir şey duydum, onu denedim (dapper drake). çok sevdim ve yaklaşık 6 ay da onu kullandım. arayışım hala devam ediyordu. mandriva(2007) kurdum, fena değildi. fedora 6 kurdum ve desktop effects olayını keşfettim. en sonunda hain arkadaşlarım dayanamadılar ve "abi kur bi' windows da counter atalım" diye ısrar edince yeniden windows'a dönmek zorunda kaldım.

yine de bir tarafım hala linux'a dönmek için fırsat kolluyordu. sonra ne olursa olsun dedim ve ubuntu'nun feisty fawn'ını kurdum. herşey iyi de bunda artık oyun da oynanıyordu (wine sağolsun), üstelik compiz fusion diye bir şey çıkartmışlar ki areo ve macos tiger nal toplamakla meşguller şu aralar.

işin özüne döneyim:

türkiye'de niye insanlar sürekli linux'a bok atıyorlar biliyor musunuz? çünkü herkes benim önceden yaptığım gibi ne windows'a ne de kullandıkları programlara tek bir kuruş vermiyorlar. şöyle düşünüyorlar: "kolayı varken niye zorla uğraşayım?". sonuçta google'a istediğiniz özellikleri yazıp o işlevleri yerine getiren programları bulabiliyorsunuz. ondan sonra serial key mi istiyor? hemen açıp craagle'ı bulun canım, çok mu zor? diyelim ki windows göçtü: hemen önceden kopyaladığınız cd'den tekrar kurun, o da mı serial soruyor? cd'nin üzerinde yazmıyor mu canım?

bilgisayar satan herhangi bir mağazaya gidin, sorun bakalım işletim sistemi yüklü geliyor muymuş bilgisayarın içinde. "ben istemiyorum içindekini" deyin bakalım nasıl bir cevapla karşılaşıyorsunuz. kendim bizzat yaşadım: teknosa'ya gittim ve notebook'lara bakıyordum, dikkatimi çekti, hepsinin üzerinde windows logosu vardı. "ben içindeki işletim sistemini istemiyorum" dedim, "ne yazık ki o olmadan satamıyoruz" dedi. dedim "o zaman ben de almıyorum". hani alacağımdan değil zaten de, o durumda bile "bir saniye belki bir şeyler yapabiliriz" demediler. e bu şekilde insanlar kendi işletim sistemlerini seçmiş mi oluyorlar?

"kolayı varken niye zorla uğraşayım?"

süper bir zırvalık. değişik demiyor da zor diyor. kaç sene oldu bilmiyorum linux kullanmaya başlayalı ama şu anda inanın bana windows kullanması çok daha zor geliyor. bu gösteriyor ki sadece alışmak gerekiyor. değişik bir işletim sistemi yabancı dil gibidir. zor olduğundan değil değişik olduğundan zorlanırsınız.

"masaüstü için mi? haha güldürme beni!"

benim masaüstü bilgisayardan anladığım şudur:

1. word/excel gibi office işlemleri
2. internet sörf
3. çet çut falan
4. mail alma/gönderme
5. müziktir filmdir dinlemek/izlemek
6. oyun.

insanların masaüstü bilgisayardan anladıkları ne acaba çok merak ediyorum. yahu uğraşıyorum windows'da yaptığım şeyleri burada yapamamaya ama bir türlü başaramıyorum.

"ee oyun oynanmıyo' bunda!?"

kısmen doğru. wine ve cedega ile artık çoğu oyun sorunsuzca oynanabiliyor. en yeni oyunları oynuyorsanız sadece bir kaç ay bekleyip cedega'nın bir yama çıkartmasını bekliyorsunuz. "iyi de paralı bu cedega!" pardon siz oyunları bedavaya mı alıyorsunuz yoksa? yoksa torrent'ten çekip sonra sayfalarca crack mi arıyorsunuz? haa o zaman iş değişiyor değil mi?

arkası yarın...

1 comment:

dnz said...

yaşasın özgür (as in FREEDOM) yazılım, yaşasın linux!
#pardus kullanıcısı